gönder
Oturum Aç
Ana Sayfa
Arşiv
Filmler
Seri Filmler
Trend
Forum
En Çok İzlenen
Bugün
Dün
Bu Hafta
Bu Ay
Tüm Zamanlar
Alternatif Seçim
Son Eklenen
Ödüllü Filmler
En Çok Yorum Alan
IMDb Top 250
Film İstek
İletişim
@10794-mayday
10 yıl önce
katıldı.
95
film takip ediyor.
2753
film/bölüm izledi.
182
yorum yaptı.
Favori Filmler
İzlenen Filmler
Sonra İzle
Yorumlar
1968
7.9
Vesikalı Yarim
Dram · Romantik
1998
8.2
The Truman Show
Komedi · Dram
1966
8.0
Oh, Beautiful Istanbul
Komedi · Dram
1956
7.6
Giant
Dram · Western
1963
7.3
From Russia with Love
Gerilim · Macera
2021
8.0
Street Gang: How We Got to Sesame Street
Tarih · Belgesel
2022
8.3
Top Gun: Maverick
Aksiyon · Dram
1994
7.4
La reine Margot
Dram · Tarih
2009
8.0
Nefes: Vatan Sağolsun
Dram · Aksiyon
2020
8.1
My Octopus Teacher
Belgesel
Daha Fazla Göster
1940
8.1
Rebecca
Romantik · Gerilim
2012
6.4
The Lucky One
Gizem · Romantik
2024
7.7
Transformers One
Bilim-Kurgu · Aksiyon
1994
7.3
True Lies
Gerilim · Aksiyon
2010
5.9
Grown Ups
Komedi
2017
6.7
Kong: Skull Island
Fantastik · Aksiyon
1989
7.5
The Abyss
Macera · Gizem
2002
7.3
Punch-Drunk Love
Komedi · Dram
2009
6.8
A Christmas Carol
Animasyon · Komedi
2013
7.4
Inside Llewyn Davis
Müzik · Dram
2014
6.1
Deniz Seviyesi
Dram
1986
5.9
Nine 1/2 Weeks
Romantik · Dram
2024
7.6
Inside Out 2
Dram · Aile
2015
8.1
Inside Out
Macera · Animasyon
2024
7.2
Alien: Romulus
Aksiyon · Bilim-Kurgu
1999
7.3
10 Things I Hate About You
Komedi · Romantik
2010
7.2
Veda
Dram · Tarih
1968
7.9
Vesikalı Yarim
Dram · Romantik
2023
7.0
The Goldman Case
Tarih · Suç
2019
6.4
Fractured
Gerilim
2022
7.5
Kurak Günler
Gerilim · Dram
1986
6.4
Peggy Sue Got Married
Dram · Komedi
2012
7.5
The Mountain
Gerilim · Aksiyon
1975
8.4
Bizim Aile
Dram · Komedi
2015
7.2
Dope
Suç · Komedi
1975
5.5
Baldız
Romantik · Komedi
1976
7.1
Nereye Bakıyor Bu Adamlar
Komedi
1970
5.4
Ankara Ekspresi
Müzik · Romantik
1994
6.8
Serial Mom
Suç · Komedi
2024
7.0
Arthur the King
Macera · Dram
Daha Fazla Göster
The Substance
Beyond Infinity: Buzz and the Journey to Lightyear
Chameleon Street
A Different Man
Skunk
Aile Şerefi
Poor Things
Tarihi gerçeklere tam olarak uyulduğu söylenemese de (Salieri'nin aslında Mozart'a destek olması; Tanrı'ya armağanları nedeniyle şükretmek için bekarlığı seçmemesi, Mozart'la tanıştığında evli olması; Mozart'ın ilk konçertoyu 4 değil 11 yaşında yazmaya başlaması gibi) ki böyle bir zorunluluğu da yok ve fakat film bana dokundu. Her şeyiyle beğendiğimi söyleyebilirim. Murray Abraham'ın (Salieri) oyunculuğu harikuladeydi. 18. yüzyıl Viyana'sının dünyasını 1980'lerde kurabilmek için harcanan emekten çok etkilendim. Mesela: 1) Çekimler, günün koşullarını oluşturabilmek adına, komünist rejim altında olmasına ve gizli polis tarafından takip edilmelerine rağmen, (televizyon antenleri, plastik ve asfalt gibi) daha az modern tertibata sahip olduğu için Prag'da gerçekleştirilmiş. 2) Birkaç müzik profesörü, basıldığını gördüğümüz her tuşun duyduğumuz sesle birebir aynı, yani "tamamen" doğru olduğunu tespit etmiş. 3) Tom Hulce (Mozart) günde 6 saatten 6 ay boyunca zamanını senfonileri çalmaya harcamış. 4) Hulce, Mozart'ın özgün ve itici olduğu iddia edilen kahkahasını yapabilmek için ürettiği kıkırdamayı sadece kamera önünde çıkarabilmiş (Kahkaha aslında Tanrıların alaycı gülüşünü temsil etmesi için kullanılan dramatik bir araç, bir nevi "leitmotiv") 5) Murray Abraham (Salieri) rolü için müzik okumayı ve yönetmeyi öğrenmiş. 6) Abraham'ın makyajı her gün yaklaşık 4.5 saat sürmüş. 7) Salieri ve Mozart'ın senaryodaki mesafelerine paralel olarak, Hulce ve Abraham da sette aralarına mesafe koymuşlar. 8) Opera yapımlarının dekor ve kostümleri, operaların prömiyeri sırasında kullanılan orijinal kostüm ve dekorların taslaklarına dayanıyormuş 9) Filmin tamamı doğal ışıkla çekilmiş; bunun için pencereleri kopya kağıdıyla kapamışlar. İzlemeyi düşünenlere tavsiyem, kendinize sakin bir gün seçin ve lütfen 3 saatinizi (8 Oscar, 4 Altın Küre, 4 Bafta ödüllü) bu sanat eseri filme ayırın. O zaman duyguyu daha yoğun hissedeceksiniz. Benden tam puan.. İyi seyirler..
1 gün önce
Beğen
0
Filmin ortalarında, "bu kadar uzamasa mıydı" diye düşünsem de, kendisini izletmeyi başaran bir yapım "The Abyss". Hiç kullanılmamış bir nükleer reaktör tankının ev sahipliği yaptığı, zor su altı sahnelerinin çoğunda aktörlerin kendisi oynamış. Mesela, platform sular altında kaldığında sudan veya kopan parçalardan kaçanların, kapalı kapılar ardında boğulmamaya çalışanların hepsi oyuncularmış ve çekim başlamadan sertifikalı dalgıç olmak zorundalarmış. Saatler süren yorucu su altı çekimleri ve soğuk, James Cameron'ın mükemmeliyetçi karakteri ve (iddiaya göre) diktatörce tavırlarıyla birleşince, ortaya ekip ve oyuncular için keyifsiz (öyle ki Ed Harris, filmle ilgili bugüne kadar belgesel hariç konuşmamış; Mary E.Mastrantonio da "The Abyss birçok şeydi ancak 'yapması eğlenceli' bunlardan biri değildi" demiş) ancak 35 yıl önce çekilmesine rağmen inandırıcı bir bilim-kurgu yapımı çıkmış. Tasarladıkları dünyayı oluşturabilme başarısını Oscar'da konuyla ilgili 1'i kazanılmış 4 adaylık (görüntü yönetimi, sanat yönetimi, ses, görsel efekt) kanıtlıyor. Son kısmıyla da insanlığa anlamı her geçen gün artan doğru mesajlar veren "The Abyss"i ben beğendim. Benim için 7.2/10.. Gereksiz bilgi: 2.33.20'de ekranın sol altındaki hareketiyle bir gencin beyazperdeye yansıyan "trol"lüğünü görebilirsiniz :))
3 gün önce
Beğen
0
Kısır hikaye ve senaryo, beceriden yoksun anlatı.. Damla Sönmez beğendiğim bir oyuncu, hikaye de onun karakteri üzerine inşa edilmiş. Ancak ne hikayede ne de senaryoda karakterinin gelişimi yok. Diğer karakterler (Ahmet Rıfat Şungar'ın ki bile) ona bağımlı yazıldığı için ortada pek bir hikaye de yok. Bir durum var sadece. 100 dakika süren bir durum. Senaristler ve yönetmenler aynı (Nisan Dağ ve Esra Saydam) hatta Esra Saydam hikayenin sahibi ve yapımcılardan biri, dolayısıyla ciddi bir başarısızlık bu. En azından orta halli bir dram hikayesi olabilirmiş. Evet, "Deniz Seviyesi" durumdan kaynaklı dramı yansıtıyor ama bir şey anlatmıyor. Benim için 5.4/10..
3 hafta önce
Beğen
0
Madem filmin sonuyla ilgili yorum yazacaksınız, keşke "spoiler" tuşuna bassaydınız! Sayın ADMİN, bu yorumu "spoiler" içine alır veya kaldırır mısınız lütfen?
1 ay önce
Beğen
2
Filmin 36 sene öncesinin Fransız yapımı olduğu düşünüldüğünde, belgesele yaklaşacak kadar başarılı bir kurgusu olması büyük bir emek verildiğini gösteriyor. Zaten yapımın hazırlığı 6 yıl, çekimleri 8 ay sürmüş ve Oscar'da "en iyi kurgu" (Noëlle Boisson), Bafta'da ise "en iyi görüntü yönetimi" (Philippe Rousselot) adaylığı almış. Yönetmen de benim "Kapıdaki Düşman", "Gülün Adı" ve "Tibet'te 7 Yıl"dan bildiğim Jean-Jacques Annaud. Ek bilgi 1: Film gösterime girdiğinde insanlar Bart'tan o kadar etkilenmişler ki, Oscar'da en iyi erkek oyuncu dalında aday olması için kampanya başlatmışlar fakat Akademi, insan olmayan oyuncu olduğu için izin vermemiş. Ek bilgi 2: Erkek ayılar fırsatları varsa yavru ayıları yerlermiş; bu sebeple yetişkin ayı Bart'ı, yavru ayı Youk'la sorun yaşamasın diye, önce Youk'un ölçülerinde bir oyuncak ayıyla alıştırmışlar. Belgesel olarak çekselermiş, onlarca başarılı belgeselden biri olurmuş ancak sinema filmi olarak çekince bence fark yaratmışlar. İyi ki de öyle yapmışlar. Tavsiye ederim. Benim için 7.8/10..
2 ay önce
Beğen
0
Taptaze bir film. Sadece vizyon tarihiyle değil modern hatta post-modern hayata dönük bakışından ötürü de. Akıllıca yazılmış senaryosu ve ona uygun çekilmiş (beni içine çeken) sahneleriyle (yormadan) çift hayatına, siyahi olmaya, oyunculuğa, (duyguları ajite etmeden) kanser illetine ve direnip mücadele etmeye dair anlatmak istediklerini 96 dakikada başarmış bence. Ortaya ayağı yere basan gerçekçi bir romantik dram hikayesi çıkmış. Arsema Thomas ve Darrell Britt-Gibson (senaryoyu da yazmış) farklı enerjiye sahip ve fakat birbirini tamamlayan ikili olmuşlar. Performanslarını çok beğendim. Filmin puanı neden bu kadar düşük anlamadım; ben gerçekten sevdim filmi. Benim için 7.4/10..
2 ay önce
Beğen
0
Ömer Kavur'dan iletişimsizliği (ve ondan kaynaklanan yolculuğu) merkezine alan, etkileyici görselliğe sahip ve erken bir tarihte bu sorunu odağına almasıyla da çağdaş bir anlatı. Fethiye'de ve Ayvalık'ta çekilen filmin mekan seçimleri anlatımı fazlasıyla desteklemiş. Görüntü yönetimi (Salih Dikişçi) de bence üst düzey iş çıkarmış. Sinemanın neredeyse bitişine, köyde öğretmenin etkisine, mübadeleyle Rumların terkettiği evlerin kalanlara etkisine, kısacası toplumsal tarihe atıflar var. Ayrıca, değerli oyunculardan kurulu bir kadroya sahip. Ömer Kavur'un bakışına, hikayeyi anlatım diline bayıldım. "Kırık Bir Aşk Hikayesi"nden sonra izlediğim 2. filmi. Sırada Yusuf Atılgan'ın meşhur "Anayurt Oteli" kitabının uyarlaması var. Gerçekten, (hele bizim sinemamız için) bambaşka bir zihinmiş. Sinemaseverlere öneririm. Restorasyonu da çok başarılı. Benim için 7.3/10..
2 ay önce
Beğen
0
Işık ve ses efektiyle yapılan ve adına "jump scare" denen filmleri ve oyunları pek sevmiyorum. Korku vurup geçiyor sadece. "Oddity"nin bu açıdan kolaya kaçmamasını ve hikayeyi anlatma çabasını takdir ediyorum. Zaten filmle ilgili olumsuz görüşlerim yönetmenin ne anlattığıyla değil nasıl anlattığıyla ilgili. Hikaye güzel ve hikayenin dünyası (yapım tasarımı) da oluşturulmuş çünkü. Damian Mc Carthy, filmin hem yazarı hem yönetmeni ancak hikayeyi sakin denebilecek kadar düşük enerjili bir dille anlattığı için film, süresine rağmen hantal yapıya sahip (kurgu da pek destek çıkmamış) izlenimi veriyor. Devir hız devri, istemesek de hepimiz bundan etkileniyoruz; bu sebeple bir korku-gerilim filmi 95 dakikada daha fazla şey anlatmalı. (Mesela ben de daha kısa yazmalıydım, çünkü çoğu kişi uzunluğundan dolayı şans vermeyecek ama benim insanları etkileme derdim yok, sinema filminin ise var!) Enteresandır, yapım görüntü yönetimiyle (Colm Hogan) birlikte bana alternatif sonlu gizemli bilgisayar oyunu hissi de verdi. Buraya kadar yazdıklarım özellikle 60 dakikalık dilim için geçerli, son 35 dakikası farklı bir mevzu; orada yapım gerilim-gizem-suç türüne dönüyor ve ektiklerinin semeresini toplamaya çalışıyor; bence kısmen de başarıyor ama ilk 1 saat pahasına.. Evet, gerilim filmi yapmak zor iş. Seyircinin dikkatini film boyunca çekmek, onu diken üstünde tutmak gerekiyor. Benim tecrübemse o yönde değil. Şöyle açıklayabilirim: Gece tek başıma ve kulaklıkla film izlediğim için "Oddity"nin tam istediği izleyiciyim. Mesela, bittikten sonra evde ışıkları açmalı veya sağı solu kontrol etmeliydim ama düşük enerjili bir gerilim olduğundan 1 saat içinde filmi otomatik pilotta izlemeye başladım. Başta da belirttiğim gibi, hikayeyi de yazmış bir yönetmenin performansı (anlatım dili) daha keskin olmalıydı. Yine de geneline baktığımda, saçma sapan "şeylerin" arasında izlenebilir, düzgün bir yapım "Oddity" İzleyeceklere not: Hayal kırıklığı olmaması için filmi gerilim esintili fakat amacı sakin şekilde hikayesini anlatmak olan bir doğa üstü gizem-suç filmi diye izleyin. Korku filmi diye izlerseniz hayal kırıklığı olabilir. Filmle ilgili tecrübem bu. Benim için 6.4/10..
3 ay önce
Beğen
4
Işık ve ses efektiyle yapılan ve adına "jump scare" denen filmleri ve oyunları pek sevmiyorum. Korku vurup geçiyor sadece. "Oddity"nin bu açıdan kolaya kaçmamasını ve hikayeyi anlatma çabasını takdir ediyorum. Zaten filmle ilgili olumsuz görüşlerim yönetmenin ne anlattığıyla değil nasıl anlattığıyla ilgili. Hikaye güzel ve hikayenin dünyası (yapım tasarımı) da oluşturulmuş çünkü. Damian Mc Carthy, filmin hem yazarı hem yönetmeni ancak hikayeyi sakin denebilecek kadar düşük enerjili bir dille anlattığı için film, süresine rağmen hantal yapıya sahip (kurgu da pek destek çıkmamış) izlenimi veriyor. Devir hız devri, istemesek de hepimiz bundan etkileniyoruz; bu sebeple bir korku-gerilim filmi 95 dakikada daha fazla şey anlatmalı. (Mesela ben de daha kısa yazmalıydım, çünkü çoğu kişi uzunluğundan dolayı şans vermeyecek ama benim insanları etkileme derdim yok, sinema filminin ise var!) Enteresandır, yapım görüntü yönetimiyle (Colm Hogan) birlikte bana alternatif sonlu gizemli bilgisayar oyunu hissi de verdi. Buraya kadar yazdıklarım özellikle 60 dakikalık dilim için geçerli, son 35 dakikası farklı bir mevzu; orada yapım gerilim-gizem-suç türüne dönüyor ve ektiklerinin semeresini toplamaya çalışıyor; bence kısmen de başarıyor ama ilk 1 saat pahasına.. Evet, gerilim filmi yapmak zor iş. Seyircinin dikkatini film boyunca çekmek, onu diken üstünde tutmak gerekiyor. Benim tecrübemse o yönde değil. Şöyle açıklayabilirim: Gece tek başıma ve kulaklıkla film izlediğim için "Oddity"nin tam istediği izleyiciyim. Mesela, bittikten sonra evde ışıkları açmalı veya sağı solu kontrol etmeliydim ama düşük enerjili bir gerilim olduğundan 1 saat içinde filmi otomatik pilotta izlemeye başladım. Başta da belirttiğim gibi, hikayeyi de yazmış bir yönetmenin performansı (anlatım dili) daha keskin olmalıydı. Yine de geneline baktığımda, saçma sapan "şeylerin" arasında izlenebilir, düzgün bir yapım "Oddity" İzleyeceklere not: Hayal kırıklığı olmaması için filmi gerilim esintili fakat amacı sakin şekilde hikayesini anlatmak olan bir doğa üstü gizem-suç filmi diye izleyin. Korku filmi diye izlerseniz hayal kırıklığı olabilir. Filmle ilgili tecrübem bu. Benim için 6.4/10..
3 ay önce
Beğen
0
Aslında serinin 2. filmde (2003) sona ermesi şık olurdu. 3. filmde (2020) ikilinin yaşları üzerinden dönen espriler ve seyirciye verilen "yaşlılığa takılmayın" mesajı bir göstergeydi. Son filmde de hikayeyi sündürmeye, posasını çıkarmaya devam etmişler. Tabii sadece hikayenin değil, Lawrence ve Smith'in de posasını.. Bir aksiyon serisi için gereken hareket kabiliyetleri kalmamış. Hikayesi de basmakalıp, bol patlamalı ve fakat sürükleyicilik vadetmiyor. Aslında ilk 2 film de harikulade olmasa da kendinizi içinde hissedeceğiniz sürükleyici, hoş piyasa filmleriydi; son 2 yapım ise pahalı ama ucuz piyasa filmleri olmuş. Gerek var mıydı? Bence izle-geç filmlerinden ama ikisi de 400 milyon dolar hasılatı geçtiğine göre alıcısı hala var demek ki. Benim için 6/10..
3 ay önce
Beğen
0
Daha Fazla Göster
Sevgi ❤️ ile inşa edildi.
Forum
Kullanım Koşulları
Gizlilik Politikası
İletişim
© 2023