Bu film, yeni izleyiciler için keşfedilmeyi bekliyor.
Roger Waters the Wall (2014)
Film 132 dk. 98.04b izlenme8.5 Puan
Roger Waters The Wall, Pink Floyd'un efsanevi albümü "The Wall"un canlı performansını ve Roger Waters'ın kişisel yolculuğunu bir araya getiren etkileyici bir belgesel ve konser filmidir. Film, 2010-2013 yılları arasında gerçekleştirilen ve büyük ilgi gören dünya turnesinin sahne arkasını ve sahne üzerindeki büyüleyici performansları gözler önüne seriyor. Roger Waters, bu turne boyunca izleyicilere sadece müzikal bir şölen sunmakla kalmıyor, aynı zamanda savaşın ve kayıpların insan üzerindeki etkilerini de derinlemesine sorguluyor. Film, görsel efektler ve devasa sahne tasarımıyla izleyicilere unutulmaz bir deneyim yaşatıyor.
Belgesel, Roger Waters'ın kişisel hikayesine de odaklanarak, onun savaş karşıtı mesajlarını ve babasıyla olan duygusal bağını keşfetmesine olanak tanıyor. Waters, film boyunca izleyicileri kendi geçmişine doğru bir yolculuğa çıkarıyor ve bu süreçte savaşın yıkıcı etkilerini ve barışın önemini vurguluyor. Roger Waters The Wall, sadece bir konser filmi olmanın ötesine geçerek, izleyicilere derin düşünceler ve duygusal anlar sunuyor. Bu film, hem Pink Floyd hayranları hem de müzik ve tarih meraklıları için kaçırılmaması gereken bir yapım olarak öne çıkıyor.
Belgesel, Roger Waters'ın kişisel hikayesine de odaklanarak, onun savaş karşıtı mesajlarını ve babasıyla olan duygusal bağını keşfetmesine olanak tanıyor. Waters, film boyunca izleyicileri kendi geçmişine doğru bir yolculuğa çıkarıyor ve bu süreçte savaşın yıkıcı etkilerini ve barışın önemini vurguluyor. Roger Waters The Wall, sadece bir konser filmi olmanın ötesine geçerek, izleyicilere derin düşünceler ve duygusal anlar sunuyor. Bu film, hem Pink Floyd hayranları hem de müzik ve tarih meraklıları için kaçırılmaması gereken bir yapım olarak öne çıkıyor.
sonra 10-12 sene kadar evvelki istanbuldaki ilk konserine bir küçük rakı 2-3 bira yutarak gidip en sevdiğim ve yeni aldığım cep telefonlarımdan birini kapkaççılara kaptırınca konserin yarısını o sinirle kalan yarısını bir yolunu bulup roger abinin kirpiklerini kırpışını dahi gördüğüm en ön sıradan takip ettiydik.
sonraki senelerde malum waters egosu, bir dönem kendi tüm işlerini youtube'tan kaldırtınca eeeh yeter dedim o fanlığım bitti ama müzikal hayranlığım şahsına bitmez, sürüyor.
herşey bir yana, sanıyorum çok uzun yıllar sonra yeni bir solo albüm yapacakmış. bu adam, ça ira gibi bir de opera albümü çıkartacak kadar ilginç bir müzik dehasıdır. amused to death albümündeki three wishes şarkısını yüzlerce defa dinlediğim halde hala o jeff beck solosuyla falan kalbimi yerinden sökmeye yetiyor.
şimdi her şey daha endüstrileşti tabii.
pink floyd'un david henüz ekibe dahil olmamışken 60'ların ortalarında ufo müzik club'da sahne almalarından bu yana geçmiş yarım asır.
ama o üst seviyede sahneyi görselleştirme ve backround'u sesleştirme anlayışları hiç bitmedi bunların.
the wall, the who'nun tommy'siyle birlikte sinema ve müzik tarihinin en önemli rock opera filmi ve hikayeli rock albümüdür. thick as a brick'ten falan fersah fersah ötede bir de sözsel niteliği vardır.
zaten roger waters sadece besteleyen değil içi dolu bir entellektüel olarak çok sağlam yazan, yazdımıydı oturtan müthiş bir ozandır.
david bowie benim albümlerini topladığım bir adam değil idi lakin ne olursa olsun o eşsiz avand garde duruşundan ötürü öldüğünde cidden çok üzülmüş ve günlerce blackstar'ı dinlemiştim.
allah uzun ömürler versin ama roger waters bir gün giderse, hüngür hüngür ağlayacağım...
(Sft3'ü götürmüyoruz)