150
27
PopülariteJoker (2019)
Film 122 dk. 23.17m izlenme8.2 Puan
Joker, Gotham şehrinde yaşayan başarısız bir komedyen olan Arthur Fleck'in hikayesini anlatıyor. Toplum tarafından dışlanmış ve sürekli olarak hor görülmüş olan Arthur, hayatının kontrolünü kaybetmeye başladıkça içindeki karanlık tarafı keşfeder. Film, Arthur'un psikolojik çöküşünü ve nihayetinde Joker olarak bilinen kaotik ve tehlikeli bir figüre dönüşümünü gözler önüne seriyor. Bu süreçte, Arthur'un yaşadığı zorluklar ve toplumun ona karşı acımasız tutumu, izleyicilere empati ve sorgulama fırsatı sunuyor.
Film, sadece bir karakterin dönüşüm hikayesi değil, aynı zamanda toplumsal sorunlara da ayna tutuyor. Gotham'ın karanlık ve umutsuz atmosferi, Arthur'un içsel çatışmalarıyla birleşerek izleyicilere derin bir duygusal deneyim yaşatıyor. Joker, hem görsel hem de anlatımsal olarak etkileyici bir yapım olarak, izleyicileri düşündürmeye ve tartışmaya teşvik ediyor. Joaquin Phoenix'in olağanüstü performansı ve filmin çarpıcı sinematografisi, bu hikayeyi unutulmaz kılan unsurlar arasında yer alıyor.
Film, sadece bir karakterin dönüşüm hikayesi değil, aynı zamanda toplumsal sorunlara da ayna tutuyor. Gotham'ın karanlık ve umutsuz atmosferi, Arthur'un içsel çatışmalarıyla birleşerek izleyicilere derin bir duygusal deneyim yaşatıyor. Joker, hem görsel hem de anlatımsal olarak etkileyici bir yapım olarak, izleyicileri düşündürmeye ve tartışmaya teşvik ediyor. Joaquin Phoenix'in olağanüstü performansı ve filmin çarpıcı sinematografisi, bu hikayeyi unutulmaz kılan unsurlar arasında yer alıyor.
Filmde, ciddi akıl sorunları olan Arthur Fleck'in hayatla mücadelesine tanık oluyoruz. Ne kadar çabalasa da, hayatın ona sürekli engeller çıkardığını görüyoruz. Geçmişinden gelen akıl sağlığı sorunları ve annesinden miras kalan travmalar, Arthur'un hayatını daha da zorlaştırıyor. Joaquin Phoenix, bu karmaşık karakteri canlandırırken olağanüstü bir performans sergiliyor. Film, zaman zaman tek kişilik bir gösteriye dönüşüyor ve bu da Joker karakterine odaklanmayı kolaylaştırıyor. Çizgi romanlardan farklı olarak, filmde bazı olaylar yeniden yorumlanmış. Örneğin, Arthur'un silah alması ve ardından ihanete uğraması gibi sahneler, çizgi romandaki farklı bir hikayeden uyarlanmış. Ayrıca, Joker'in gülme hastalığı, kimyasal bir kazadan ziyade geçmiş travmalar ve ilaçların yan etkisi olarak sunulmuş. Bu değişiklikler, hikayeyi daha gerçekçi kılmak amacıyla yapılmış gibi görünüyor.
Film, aynı zamanda toplumdaki gelir eşitsizliğini ve zenginlerin olaylara tepeden bakışını da eleştiriyor. Hikaye, bir başkaldırıya dönüşse de, bu başkaldırının bir talkshow üzerinden sunulması oldukça etkileyici. Murray karakterine duyduğu hayranlık ve baba figürü arayışı, Arthur'un hikayesini derinleştiriyor. Ancak, sonunda gerçeklerle yüzleşmesi ve asıl şakanın ne olduğunu seyirciye aktarması, Joker'in vermek istediği mesajı güçlendiriyor.
Filmin sonunda, Joker'i akıl hastanesinde görüyoruz ve bu da izleyicinin kafasında "Acaba tüm bunlar Arthur'un zihninde mi yaşandı?" sorusunu uyandırıyor. Bu olasılık mümkün olsa da, hikayenin DC evreninden tamamen kopması anlamına gelebilir. Belki de bu son, gelecekteki filmler için bir kapı aralıyor.
Müzikler, görseller, diyaloglar ve koreografik sahneler oldukça başarılı. Joker'in gülme hastalığı, çevresindekileri rahatsız ediyor ve bu da bana Kemal Sunal'ın "Gülen Adam" filmini hatırlatıyor. İnsanların bu durumdan rahatsız olması, toplumun umutsuzluk seviyesini iyi yansıtıyor.
DC evrenindeki filmler arasında "Joker", kesinlikle ilk üçte yer alabilecek bir yapım.
Filmde işlenen cinayet sahneleri gerçekten etkileyici bir şekilde çekilmiş. Yönetmenin kamerayı yavaşça kaydırması ve gerilim yaratan müziklerle sahneleri desteklemesi, izleyiciyi adeta içine çekiyor. Joaquin Phoenix'in bazı sahnelerdeki bakışları ise gerçekten büyüleyici. Sadece bakışlarıyla bile çok şey anlatabiliyor. Ayrıca, Joaquin'in koşma tarzı da filme mükemmel bir şekilde uyum sağlıyor; eğer daha farklı koşsaydı, filmin atmosferi tamamen değişebilirdi.
İş arkadaşı olan cüceyi öldürmemesi ve ona kapıyı açması da oldukça etkileyici bir sahneydi. "Bana sadece sen iyi davranmıştın" gibi sözleri, karakterin derinliğini ve karmaşıklığını ortaya koyuyor. Yan rollerdeki oyuncuların performansları da oldukça kaliteli ve bu kalite film boyunca hissediliyor. Joaquin'in ağzına akan kanla gülümsemesi ise unutulmaz bir sahneydi.
Film, "özgür irade var" diyenlere adeta tokat gibi bir cevap niteliğinde.
Puan: 8.9
Joker, karakterin nasıl Joker'e dönüştüğünü ve toplumun onu nasıl dışladığını anlatıyor. Umutsuzluk, varoluş sancısı ve toplumun alt kesiminin bir yansıması olarak Joker karakteri karşımıza çıkıyor. Akira Kurosawa'nın "Çıldırmış bir dünyada sadece deliler aklı başındadır" sözü, filmi izlerken aklımdan çıkmadı. Sinematografik açıdan etkileyici bir yapıya sahip olan film, 70'ler ve 80'lerin atmosferini başarılı bir şekilde yansıtıyor.
Filmde derin bir kapitalizm ve zengin karşıtlığı teması işlenmiş ve Joker'in dönüşümü sırasında bu hissediliyor. Toplumdaki ekonomik ve sosyo-kültürel farklılıklar da hikayeye dahil edilmiş. Film, sadece bir süper kahraman ya da anti kahraman hikayesi değil, aynı zamanda klasik filmlere bir saygı duruşu niteliğinde. The French Connection, The King of Comedy ve Taxi Driver gibi filmlerin estetiği ve atmosferi yakalanmaya çalışılmış. Müzik kullanımı bazı sahnelerde abartılı olsa da genel olarak başarılı buldum. Ancak, senaryo konusunda biraz zayıf kalmış; bunun nedeni yönetmenin Joker karakterine fazla odaklanması olabilir. Bu yüzden, Nolan'ın yarattığı Joker daha güçlü bir etki bırakmıştı. Oyunculuk açısından Joaquin Phoenix, son yılların en unutulmaz performanslarından birini sergilemiş ve filmi adeta tek başına sırtlamış. Oscar'ın açık ara favorisi ve kazanırsa kimse şaşırmayacaktır.
Sonuç olarak, Joker oyunculukları ve sinematografisiyle sinemada izlenmeye değer bir film olmuş. Ancak, yılın en iyi filmi olup olmadığı tartışmaya açık. Puanım 70/100.
Sonuçta, toplum kendi ektiğini biçer."
Sonuçta, toplum kendi ektiğini biçer."