Bu film, yeni izleyiciler için keşfedilmeyi bekliyor.
Babel (2006)
Film 143 dk. 133.72b izlenme7.2 Puan
Babel, farklı kıtalarda geçen ve birbirine dolaylı yoldan bağlı dört hikayeyi anlatan etkileyici bir drama filmidir. Film, Fas'ta bir çöl gezisi sırasında meydana gelen trajik bir olayla başlar ve bu olayın etkileri, Amerika, Meksika ve Japonya'da yaşayan farklı karakterlerin hayatlarına dokunur. Her bir hikaye, dil, kültür ve coğrafi sınırların ötesinde insan deneyiminin ortak temalarını keşfeder. Yönetmen Alejandro González Iñárritu, bu çok katmanlı anlatımıyla izleyicilere empati ve anlayışın önemini vurgulayan güçlü bir mesaj sunar.
Film, insan ilişkilerinin karmaşıklığını ve iletişim eksikliğinin yol açabileceği yanlış anlamaları derinlemesine inceler. Brad Pitt, Cate Blanchett ve Rinko Kikuchi gibi oyuncuların etkileyici performansları, karakterlerin duygusal derinliğini ve içsel çatışmalarını başarıyla yansıtır. Babel, izleyicilere küresel bir perspektiften bakarak, farklı yaşamların nasıl kesişebileceğini ve birbirini etkileyebileceğini düşündüren bir deneyim sunar. Film, hem görsel hem de anlatımsal olarak zengin bir yapıya sahip olup, izleyicileri uzun süre etkisi altında bırakacak bir hikaye anlatır.
Film, insan ilişkilerinin karmaşıklığını ve iletişim eksikliğinin yol açabileceği yanlış anlamaları derinlemesine inceler. Brad Pitt, Cate Blanchett ve Rinko Kikuchi gibi oyuncuların etkileyici performansları, karakterlerin duygusal derinliğini ve içsel çatışmalarını başarıyla yansıtır. Babel, izleyicilere küresel bir perspektiften bakarak, farklı yaşamların nasıl kesişebileceğini ve birbirini etkileyebileceğini düşündüren bir deneyim sunar. Film, hem görsel hem de anlatımsal olarak zengin bir yapıya sahip olup, izleyicileri uzun süre etkisi altında bırakacak bir hikaye anlatır.
"Babylon", sinema tarihine yazılmış bir aşk ve intihar mektubu olarak karşımıza çıkıyor. Aşk kısmını ustalıkla işlerken, intihar kısmında ise aşırıya kaçarak izleyicide ekşi bir tat bırakıyor. 3 saatlik süresinin en az yarısını verimli kullanamıyor. Film, bir gösteriye dönüşme arzusuyla öyle bir kalabalık ve takip edilmesi zor bir hız yakalıyor ki, genel olarak övülen yüksek temposu ruhu daraltıyor. Ana tema müziği, birkaç kez duysak beğeneceğimiz bir parça iken, dakikalarca dinletilerek inmek istediğimiz bir hız trenine dönüşüyor. Ancak, ilk bir saatin ardından yavaşlayarak olması gereken hıza ulaşıyor ve karakter gelişimlerini - her ne kadar problemli olsalar da - daha iyi göstermeye başlıyor.
Film, gösteri olma takıntısına sahip. Yönetmen Damien Chazelle'in önceki eserlerinde de benzer tercihler olduğu için bu seçimi yadırgamıyorum. Abartılı bir dili var ve ben de tuhaf potansiyel taşıyan her şeyi seviyorum. Ancak, filmin her noktasına abartı ekleyip merak unsurunu doğal olmayan yollarla sağlamaya çalışmasını yadırgıyorum. Bu kadar zaman kaybı içinde dört ana karakteri anlatmaya çalışınca, karakterlerin kırılma noktaları sağlam ve etkileyici olmuyor, gürültü içinde kayboluyorlar. Evet, Hollywood'un gerçekleri içinde kayboldukları anlatılıyor ama ben burada metaforik anlatımdan bahsetmiyorum.
Bu büyük problemin dışında, yer yer çok eğlendim. Sinematografiye, dönemi yansıtma şekline ve oyunculuk performanslarına bayıldım. Brad Pitt fena değildi ancak Margot Robbie ve Diego Calva muazzamdı. Li Jun Li ve Jovan Adepo ise potansiyel yıldız adayları olduklarını gösterdiler. Sessiz filmden sesli filmlere geçişte yaşanan kariyer krizlerini, sektördeki fırsat eşitsizliği ve ırkçılığı, sinemayı tekeli haline getiren zümrenin ikiyüzlülüğünü de hiç fena anlatmadı film. Gişede başarısız olmasının sebebi kesinlikle kötü oluşu değilmiş. Çünkü parça parça da olsa uzun yıllar hatırlanacak bir iş. Chazelle, heykeltıraş değil de bahçıvan olmaya karar verseydi, başyapıt sınırlarında bile dolaşabilirdi.